Logo

Makaleler

Yolculuk notları…


Ekrem Kızıltaş


Yayın Tarihi: 02.08.2019

'Yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüklerini anlat' sözüne uyarak, geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'dan başlayıp Ordu, Trabzon üzerinden Of yaylalarına gidip; Amasya, Kastamonu ve Karabük üzerinden döndüğümüz yolculukta gördüklerimizle alakalı bazı hususları aktarmakta fayda var.

Eski gazeteci, iş insanı ve koleksiyoncu olup, artık Osmanlı dönemi eğitim-öğretim belgeleri konusunda araştırmacılığa da başlayan Enver Beşinci ile yaptığımız yolculukla ilgili aktarılması gereken ilk önemli husus, yolların mükemmelliği…

Nerdeyse 45 yıldır gelip gittiğim yolların yeni hali, hakikaten inanılmaz. Köprüleri, viyadükleri ve tünelleri ile otoyollar, duble yollar ve hatta yayla yolları bile tek kelimeyle muhteşem. Yorucu olmasından korktuğumuz yaklaşık 2.500 kilometrelik araba yolculuğumuzun, azıcık yorucu olsa da hakikaten keyifli geçtiğini söylemek, maksadı anlatmaya herhalde kafidir.

Yaklaşık 1.900 metre rakımlı yaylada Sadık Albayrak ağabeyle geçirdiğimiz iki günün ve ciddi manada istifade ettiğimiz sohbetlerin hikayesi ayrı. Ancak, yaylanın sert ama sağlıklı havası ve nerdeyse her 5-10 dakikada bir değişik yönlerden gelen sisin manzaraya kattığı ihtişam, bir yandan bulunduğu alanı ve çevreyi yeşillendirmeye uğraşırken yeni eserleri ile ilgili çalışmalarını da sürdüren Sadık Ağabey'in yaylayı neden sevdiğini anlamamıza yetti.

Yollardaki hareketlilik ve özellikle de kamyon ve TIR trafiğinin yoğunluğu, birileri aksini iddia etse de ülkemizde ciddi bir ekonomik hareketlilik olduğunun göstergesi. İçinden ya da yakınında geçtiğimiz şehir ve kasabaların görüntüsü yanında yol boyu sıralanmış tesisler de, ülkemizin aldığı mesafenin şahitleri.

OLGULAR DEĞİL, ALGILAR…
Yemek, çay ve namaz için durduğumuz yerlerde biraz uzattığımız sohbetlerde karşılaştığımız hava genelde olumlu olsa da, biraz da düşündürücü.

Sohbet ettiğimiz insanların ülkemizdeki gelişmelere bakışları genellikle olumluydu. Ancak yine de, muhtemelen sosyal medya ve fısıltı gazetesi üzerinden oluşturulan bazı algıların yaygınlaşma eğilimi gösterdiği, ilgililerin dikkate alması gereken hususlardan.

Sohbetlerimizden birisinde, Suriyelilerden şikayet eder tarzda sözler sarf eden bir muhatabımızdan, 'sizin ya da yakınlarınızın şahit olduğu herhangi bir problem var mı' sorumuza, 'yok, ancak öyle söyleniyor' cevabını aldık mesela.

Bir başka sohbette, kabine değişikliği konusunda çeşitli sözler eden, ancak bakanların çoğunun isimlerini bile bilmeyen birisi de, kimin ve s hangi sebeple değişmesi gerektiğini düşündüğü sorumuza, 'bilmem, ancak etrafta öyle konuşuluyor' şeklinde cevap verdi.

Tam da yolda olduğumuz günlerde açıklanan fındık fiyatları, muhalefet etme alışkanlığında olan birilerinin itirazlarına rağmen genel bir memnuniyetle karşılandı. Fındık rekoltesinin hava şartları sebebiyle beklenenden az olma ihtimali kaygı vesilesi olsa da, fiyatlardan memnun olan üretici ve tüccar, Hükümetin bekleneni en iyi şekilde karşıladığı kanaatinde.

Uğradığımız yerlerde ekonomik hareketlilik konusunda kısmen şikayetler olsa da, belli ki insanımızın çoğunluğu meseleye 'bu da geçer' şeklinde bakıyor ve ümitsizliğe düşmüyor. Bu arada Merkez Bankası'nın faiz indiriminin, yoğunlukla artık işlerin açılacağı şeklinde yorumlandığının altını da çizelim.

Hülasa, insanımızı ülkemizde yaşanan gelişmelerden daha çok haberdar etmenin yanında, çeşitli niyetlerle oluşturulan algıları fark ederek, bunlarla gerektiği şekilde mücadele konusunda biraz daha gayret etmekte ciddi faydalar var…